Değerli Okur Serdar Yegül'e kitabımla ilgili güzel görüşlerinden dolayı çok teşekkür ediyorum....
OKUR GÖRÜŞÜ:
OKUR GÖRÜŞÜ:
SERDAR YEGÜL’ÜN KEZBAN ŞAHİN TAYSUN’UN KAFESTEKİ KALP KİTABI HAKKINDAKİ
DÜŞÜNCELERİ:
Romanı
okurken ilk kez karşılaştığım ifadeler oldu: “kaynaksız kurallar” ve “kaynaksız
doğrular” (sayfa 47) gibi.. Bu ifadeler ilerleyen sayfalarda: “kaynağı belli
olmayan doğrular” ve “hazır doğrular” şeklinde kullanılıyor. Sanırım romanın
ana teması, bu ifadeler etrafında şekilleniyor.
Yazarın
bu ifadelerini ben de günlük hayatımda; sağdan gelen “hazır doğru”yu, geldiği haliyle,
bir trafik polisinin hemencecik yol vermesi gibi, sol tarafa yol vermesine
benzetiyorum. Benim bu konudaki ifadem de: “Hayalet trafik polisi” olabilir;
Türkiye’de,
Türk kültüründe, bilhassa anneler çocuklarını yetiştirirken, yazarın ifadesiyle
“hazır doğrular”la yetiştiriyorlar diye düşünüyorum. Eğer çocuk kendisi gayret
göstererek sorgulayıcı bir dünya görüşüne sahip olmazsa, “otomatik pilotta”,
“hazır doğrular”la hayatını sürdürmeye devam ederse, o zaman erkek gencin evlendiği
kızla sorunlar hemencecik çıkabiliyor. Benim teyzemin tabiriyle; “erkek,
annesine de karısına da ‘dur’ demesini bilecek” hareket tarzını gösteremeyebiliyor.
Ben sonuç olarak, Peyami Safa’nın: “Türk annesi çocuk yetiştirmeye ehil değil!”
cümlesine geliyorum. Onun için Türk erkekleri gerekli zihinsel direnç
geliştiremeden büyüyor; ve evliliklerinde zorlanabiliyorlar. Çünkü yataklarında
hem erkeğin hem de kızın annesi var; evlilikler en az 4 kişiyle yürüyor. O
zaman da hep sorun çıkıyor.
Tabii
“hazır doğrular” sırf evliliklerde, kadın erkek ilişkilerinde değil, hayatın
tüm alanlarında görebiliyoruz. İş ortamlarında, sokakta, toplu taşıma
araçlarında, oturduğumuz konutlarında, insanla karşılaştığımız her yerde. Romanda merkezde kadın olsa da, kadının
yetiştirdiği erkek, tekrar kadına “yol su elektrik olarak geri dönüyor”. Yani kapalı bir devre işliyor gibi geliyor
bana. Bu kapalı devrenin, bu fasit dairenin kırılması gerekiyor. Bu mücadelede
bazen kişisel bazen de ailesel zararlarla karşılaşıyoruz.
Ahmet
Hamdi Tanpınar’ın dediği gibi biz, bilgiyi zamanımıza göre yeniden üretmeliyiz.
Üretmediğimiz zaman, işte yazarın işaret ettiği gibi, “hazır doğrular”la
yaşadığımız zaman, böyle doğrular çıkıyor karşımıza. Onun için her konuda
okumak ve zihni açık insanlarla söyleşmek zorundayız. Bilgiyi, yeniden üretmek
zorundayız. Tabii bu zahmetli bir süreç! Sürekli zihinsel dirençler geliştirmek
zorundayız. Ama bizim gibi düşünen insanların başka çıkar yolu da yok!
Bizim
toplumumuzun temel sorunlarından biri olan “hazır doğrular”ı merkezine alarak
böyle bir roman yazdığı için Yazar Kezban Şahin Taysun’u gerçekten tebrik ediyor ve kendisine teşekkür ediyorum.
Bugün
toplumumuzda; A, B, C dini cemaatine mensup arkadaşların “hazır doğrular”la
hayatlarını sürdürdüğünü görünce, bu romanı neden önemsediğim daha iyi
anlaşılabilir.
Romanın
bir bölümünde “Babaannenin iyi davrandığını sanarak çocuğun kalbini kırması ve
kendini dine adaması” anlatılmış. Bu tip babaanneleri, toplumumuzda o kadar çok
görüyorum ki.. Hem de bu babaanneler, yaşlı da değil çoğu kez. Genç insanlarda,
idarecilerde de görüyorum bu tavırları.
O
nedenle roman, günümüz Türk insanının temel sorunlarına parmak basıyor..
2. Türkiye’de
kadın sorunlarını işleyen bir romandan kasvetli bir anlatım beklerken, yazar rahat bir anlatım seçmiş. Konular rahat
ilerliyor ve sıkmıyor. Öyle ki; ben ekseriya okuyacağım romanın kaç sayfa
olduğunu ve kaçıncı sayfada olduğumu zaman zaman kontrol ederim. İlk kez bu
romanda sayfa sayılarına hiç bakmadım. Bu yazarın başarısı;
3. Yazarın
her bölümün başına bir cümle koyması hoş olmuş;
4. Roman,
kısa kısa bölümler halinde sunulmuş. Bu rahat okumayı sağlıyor diye
düşünüyorum;
5. Romanda
ince ince esprili bir dil kullanılmış. Sanırım bu, zor bir konuyu gülümseterek
vermeyi sağlamış;
6. Romanın
kurgusu güzel olmuş.
7. Okurken,
“Gülşen, Kadri’yle İnşallah evlenmez!” diyerek okudum.…
Kezban Şahin Taysun'a böyle sahici bir roman yazdığı için gönülden teşekkür
ediyorum. Onun kalemiyle tanıştığıma ve eserini okuduğuma
seviniyorum. Başarılarının devamını dilerim.
Saygılarımla,
Saygılarımla,
S.
Serdar Yegül /Ankara
okurum tımams. :) istanbul izmir fuarlarına çağırdılar beni de ama imzaya gitmiyom ben yaaa ama yapanları çok takdir ediyom hoşuma gidiyo sefiyom :)
YanıtlaSilEvet, Kafesteki Kalp'i de okumanı çok isterim, değerli blogçu arkadaşım Deeptone. sağol güzel sözlerin için.... sevgiler :)
YanıtlaSil